15 Şubat 2014 Cumartesi

Barış'a Erkek Kardeş Geliyooor!

  Son 2 aydır aslında belli olan ama kesinleşmeyip belki dediğimiz soru bugün pipiyi net görmemizle cevabını buldu nihayet :) 
  Hep bi erkek bi kız olsun deyip sağlıklı  2 çocuk annesi olmak istemiştim. Hatta ikinci hamileliğimi öğrenen herkezde benim için "bi oğlun var inşallah birde kızın olur"diye dua ettiler kimisi isteğimi bilerek kimiside 2 erkek annesi olarak şaşırtıcı bi şekilde... 
   İtiraf etmeliyim ki ilk "erkek gibi"yi duyduğumda ağladım evet resmen ağladım... Sonra farkettim ki istediğim ikinci meleğimin erkek olmasından değil hep "kız çocuk" bilinciyle yetiştirilip "arkadaş gibi" olan kız çocuğum olmadığı için yani arkadaşımı kaybettim düşüncesine kapıldığım için ağlamışım...  
  Şimdi düşünüyorum görüyorum farkediyorum ki yaş aralığı az olucak bıdıklarımın ikisinin de erkek oluşu hiçten fena fikir değilmiş ;) o kadar benim için kız isteyip dua edenler şimdi erkeği duyunca biliyorum ki 
 "Olsun sağlıklı olsun yeter,
Aynı cinsiyet daha kolay olur;anlaşır" ların yanında birde 
" Masraf yapmazsın işte Barış'ınkilerle büyütürsün,"
 gibi espirilere hazırlıklıyım hatta buna karşılık "Hürrem gibiyim şehzade üstüne şehzade doğuruyorum" diyede kendimi hazırladım :)  
  Önemli olan mı? 5. Yılımızın hediyesi sevdiğimden aşık olduğumdan sağlıklı ikinci bi evlat... Oğluma arkadaş,yoldaş... Bana mı? Yine diyeceğim ki "Kız olsun çamurdan olsun"diyenlere inat (bilen bilir) Barış'ım gibi yetiştireceğim bu oğluşumuda...!
  Neyse uzun lafın kısası 7.ayda değişen ya da 9 ay boyunca söylenip doğumda farklı gelen bir sürprizle karşılaşmazsak 2. oğluşumda çok şükür sağlıklı bi şekilde yarı yolu tamamladı :) 
  Kız hayalinin 3.ye kısmet deyip ;))) 
 Allah herkezin gönlüne göre hayırlı sağlıklı istediğini zamanda evlatlar versin diye dua ederek sonlandırıyorum müjdeli postumu :)))
 

5 Şubat 2014 Çarşamba

Emzik Bırakma Hikayemiz


 

  Bu postu yazmak için benimde tam olarak bu bağımlılıktan kurtulmam gerekliydi aslında :)

  Neyse ki yedeğini sakladığım emziği geçen gün çekmecede bulunca verdim eline ağzına sokup gülmekten ağzında tutamayınca bende "ver oğlum sen büyüdün artık onunla işin bitti"dediğimde ikiletmeden tereddüt bile etmeden bi daha aklına gelip aramadığını görünce şimdi gülerek yazıyorum tabii bunları...

  Ama bi de o 15 gün ne çektik bi ikimiz bi de Allah bilir derler ya öyle işte...

 Emzik bırakmak için tuvalet eğitimindeki gibi sinyal falan gelmiyor işte büyüdükçe daha çok bağlanıyorlar sanki...
   Aslında Barış hiç bir zaman gündüz boş bi anında ağzında emzikle dolaşmadı ya da aramadı bile...
Bizim bağımlılığımız uyku zamanıydı...Tabi öyle bi hal aldı ki artık hem gece beslenmesini bırakıpta deliksiz uykuların başlaması gereken zamanlarda ağzından emzik düşünce sürekli uyanmaya başlayıp hemde diş yapısını etkilemeye başlayacağı zamanlarda bıraktırma kararı aldık.

  
   Daha önce ucuna daha küçük kesik atıp verdiğimde önce şöööyle bi bakıp incelemiş sonra yine normalmiş gibi emmeye başlamıştı.
  Onu unuttuğu bi zaman uyku öncesi usulca daha derin kestiğim emziği yastığının yanına koydum kendisi hazırlanırken gidip aldı ve "Aaa anne dırıldı(kırıldı!)" diye yanıma geldi yavrukuş :(
Bende bozuntuya vermeden
 "Aaa annecim onu fare yemiş artık onu ememezsin hadi çöpe atalım onu"dedim.
  Bikaç kez ağzına götürdü baktı ki olmuyo gidip çöpe attı!
Atış o atış tabii...
    O gün öğle uykusuna tam 1 saatte daldı...Memi'yi isteyip ağlaya ağlaya...Öyle alışmışki dudak tiryakisi gibi olmuş resmen :(
  İlk başlarda dudaklarını bile kapatıp nasıl uyuyabileceğini bilemedi..

Akşam uykularıda çok zorladı tabii yastığının yanındaki Pepee sini ısırmaya çalışırken yakaladım bikaç defa...
   Onunla beraber bu kadar zorlamaya üzülmeye değer mi diye diye ilk 3 günü atlatınca artık geri dönüş yok diyerek unuttuk beraber...
   Barış'ın aslında dahada zorlanmamasında en büyük etken evde hiçbir zaman 2-3 emzik bulundurmadım ben.2'li paketler halinde aldığım emzikleri dezenfekte ettikten sonra kullanım süresine göre verdiğim emziğin değişim zamanı geldiğinde atıp ama onun görmediği yedeğide bulundurarak yenisini verdim hep...
Yoksa "yenisini al şurdan alalım" diye bırakma aşamasında
tekliflerde bulunan çok minik biliyorum :)

   Sonunda yazıyorum ama emziğe hiç başlamamasını istemiş hatta ilk verdiğimde almamış ve çok sevinmiştim! Ama acemi anne baba olunca süt içip içip doyduğunu anlamayan bu kez karın ağrısından ağlayan Barış'a babasının anne sütüne batırıp emziği 19 günlükken kabul ettirmesini unuttum değil hani :(

 Neyse ki geçti çok şükür :) Büyüdü oğluşum atlattık bunuda...
Hemde abi olucak kadar büyüdü :)))



1 Şubat 2014 Cumartesi

Barış Abi Oluyor!



   Barış'ın 2 yaş doğum günü postunu yazalı 3 ay sonra tam bir yıl olucak!

   Hep tutamadığım aralıksız yazma sözü verdim ama yetişemiyorum ben zamana,akışa...

   Bu ay 5.evlilik yıldönümü kutlayacak olmamızın etkisinden midir neden bilmem ama dün akşam yatınca konuştuk sevdiceğimle koskaca 5 yıl ne çabuk geçti yakında 2 çocuklu aile oluyoruz diye! Evet Barış'ımız da büyümüşte artık abi oluyor...

   İlk hamilelik ilk bebek daha heyecanlı olur derler hep ama ikisininde tadı heyecanı apayrıymış meğer...
   Azçok doğum heyecanı bilinse yapılacaklar biraz daha tecrübeyle yapılacak olup planlar yapılsada elinde ilkgözağrın varken ona bakıp hem ona dünyanın en büyük iyiliğini yapıp hemde doğumdan sonra tamamen ona ayrılan zamanın bölünmesini düşünüp benim gibi inceden inceye vicdan azabı yaşayan var mıdır bilmem!
Uykusuz kalmaktan yorulmaktan korkmuyorum yaş aralaığının az olması bizim tercihimizde ama daha önce hiç aklıma gelmeyen nedense tek derdim Barış'ıma yeterince zaman ayıramayıp onu üzmekten incitmekten korkuyorum...Ama halledicez zamanla alışıcaz hepimiz yeni meleğimize....

   Bu arada geçen koca bi yazda emzik bıraktık,tuvalet eğitimini hallettik üstelik sünnet bile olduk!E sonrada gelen kardeş haberiyle boşuna yazamadık değil hani...

  Hepsi heranne için oldukça önemli adımlar tek bi posta sığdırmak istemedim....
  Bundan sonra bizi 15 gün uğraştıran emzik bırakma operasyonuyla anlatıcaz.

25 Nisan 2013 Perşembe

Barış 2 Yaşındaaaa!


Herşeyimiz 2 yaşında artık!
Bebeklikten çıkıp çocukluğa geçtiğimiz,
Çıkan dişlerle beraber sendromun dibine vurduğumuz günler geçiriyoruz!

Ama nihayetinde artık 2 yaşında yakışıklı mı yakışıklı,akıllı mı akıllı,mis kokulu bi bıdığım var!!

Eşimin görev sebebiyle evde olamayacağı zamanı değerlendirip 15 günlük anane-babaanne turu yaptık yine :) ve geçen yılki gibi doğum günü partimizide hep beraber kutlamış olduk...

Uzattığımız arayı kapatmak istercesine bol fotolu bi post olsun dedim...İşte detaylar...

Öncelikle gecenin en güzel karesi


 Ve şimdi hazırlıklar;
Günün en eğlenceli yanı Barış için şişirilen balonlar oldu!Uzun züre aralarında koştu durdu...



 Benim gelen misafirlerimize vermek üzere hazırladığım keçe magnetlerimiz...


  Matbaaya bastırdığım harf bayraklarımız ve sticker olarak daire tabak çubuklarımız da yine benim elimden geçti :) Ayrıca daire olanların kare olanında da yine sticker  olarak bastırdım ve aldığım köpük bardaklarıda süsledim... Ona dair foto yok maalesef :(
Mc Queen Konseptimize uygun olsun diye aldığım kırmızı kartondan kocaman 2 rakamını kesip birtane ilk günden olmak üzere 1.yaşımızdan bu yana her aya ait birer foto yapıştırdım ve kalan ufak boşluğa mcqueen yapıştırmadan edemedim.


 Ve pastamız...İsteğimize uygun olarak yapılabilen pastamızda böyle olmuş...Ama tadı harikaydı :))
(Malesef küçük yerlerde butik pastacılık adına fazla seçenek yok ve gönderimde olmayınca harikalar yaratan blogger pastacıların maharetli ellerinden yararlanamadık)
Bunlarda anneanne ve babaannenin ellerinden çıkan şaheserler :) Hepsi birbirinden enfesti!

Her günün bi öncekinden daha güzel,daha mutlu,daha keyifli,daha neşeli ,daha sağlıklı olsun oğluşum...
Ve sevdiklerin hep seninle olsun,şans peşini hiç bırakmasın meleğim!
Tekrar iyiki doğdun annecim..
Seni çook seviyoruz  :)















29 Mart 2013 Cuma

Yeni Kitaplarımız

Hala kitapları pek sevmesekte ara ara dikkatini çekiyor bende ters tepki yapmasına fırsat vermeden ara ara sunuyorum kitapları önüne...yaklaşık 20 gün sonra 2 yaşına girecek olan oğlum başına oturup hiç bişey yapmadan beni dinleyen yapıda bi çocuk olmadığından uzmanlarında önerisiyle şuan sadece resimlere bakaram karşılıklı konuşmaya çalışıyoruz.

Bende hem çocukların anlayabileceği karmaşık olmayan resimleriyle hemde hikayeleri günlük hayattan bize yardımcı bikaç kitap tavsiye etmek istedim sizlere...

Şubat ayında ziyaretimize gelen halamızın getirdiği "Ayaklı şeker Kavanozu" sayesinde tanıştık bu seriyle...Yazar;Ayşen OY kendileri pedagog olunca bu yayınlar dahada ilgimi çekti...



Ayaklı Şeker Kavanozu dışındaki diğer kitapları en uygun D&R'dan buldum.%25 indirimli ve 50tl üzeri siparişlerde kargo bedava.Geçen cumartesi sipariş verdiğim kitaplarımız tedarik sürecinden sonra bugün elime 2 eksik kitap olarak ulaştı.Onlarda en kısa zamanda gelecektir umarım :)

 Gelelim kitaplarımıza;
                                                                                                                                                          
Dış kaynaklı, yani sosyal veya ailesel pek çok sebep yüzünden çocuklar zaman zaman gerçekleri saklama ya da çarpıtma yoluna başvurabilirler. Ayaklı Şeker Kavanozu, böyle bir durumla karşılaşmanız ya da karşılaşma ihtimaliniz halinde size yol göstermesi hedeflenen, çocuğunuzla birlikte okuyabileceğiniz kısacık bir hikâye…
 


Miniklerde alt ıslatma, kuru kalmaları gereken döneme geçmelerine rağmen gece veya gündüz idrar kaçırma şeklinde kendini gösterebilir. Çeşitli sebepleri olabilen bu sorun konusunda size yardımcı olması hedeflenen bu kitabı çocuğunuzla birlikte okuyup sorularını gerçekçi bir şekilde yanıtlarsanız, o da bu durumdan ötürü utanç ya da suçluluk duygusu hissetmeden sorunlarını anlayabilir ve çözüm yolunda sizinle işbirliği yapabilir.
 




Çocuklar zaman zaman gündüzleri onları etkileyen olayları, kaygıları ya da korkuları gece uykularına taşıyabilirler. Bütün bunlar karşımıza uyku bozukluğu veya kâbuslar olarak çıkabilir. Zeynep’in Düş Sandığı, bu sorununuzu çözme konusunda size küçük bir ipucu verecek kısa bir hikâye…

  

Bebekler, Kahramanlar ve Bezden Toplar Marka Düşkünlüğü Üzerine Bir Hikâye: Günümüzde çocuklar için artık bir sosyal statü göstergesine dönüşen,aitlik duygularını ve değer derecelerini şekillendiren ya da başka çeşitli örneklerle kendini göstermeye başlayan marka düşkünlüğünün dengeli bir hale getirilmesi konusunda çocuğunuza rehberlik edecek kısacık bir öykü.



Ailelerinin gözbebeği olan ilk çocuklar, yeni doğan kardeşleri ile birlikte bütün ilginin yeni bebeğe yöneleceğini düşünebilirler. Bu duruma tepki olarak bazen doğrudan kardeşe bazen de anne babaya veya genel olarak çevrelerine tepkili olabilirler. Ama anne ve babalar çocuklarına karşı doğru davranışları sergilerse çocuklar kardeşlerini daha da istekli bir şekilde karşılayabilirler. Çocuğunuzla birlikte okuyacağınız bu kitap, ailenizin yeni üyesini çocuğunuza anlatmanız konusunda size yardımcı olmayı hedeflemektedir.




Cipslerin, çikolataların ve daha pek çok abur cuburun sağlıklı öğünlerle rekabet içinde olduğu günümüz dünyasında çocuğunuzun beslenme alışkanlığını değiştirmenizde size yardımcı olması hedeflenen bu kitapla vitaminler çocuğunuza kendilerini anlatacaklar... Sağlıklı gıda, sağlıklı beslenme, sağlıklı yarınlar...




Bu kitap size, çocuğunuzun eğitiminden geri kalmasına ve sosyal hayatının etkilenmesine yol açabilecek okul fobisi sorunuyla başa çıkabilmeniz konusunda küçük bir ipucu verecek...
 



Temizlik, Sağlıktır Temizlik Üzerine Bir Hikâye: Çocuğunuz belli bir yaşa geldikten sonra kendi beden temizliğini yapabilmeli ve temizlik alışkanlıklarını edinebilmelidir. Bu onun ileriki hayatını da etkileyecek, sağlıklı bir birey olmasına yardım edecektir. Bu hikâye, çocuğunuzun temizlik alışkanlığını erken yaşlarda edinebilmesi için sizinle işbirliği yapıyor.
 




Beslenme sorunları çocukların pek çoğunda görülür. Sizler için lezzetli olan yiyecekler çocuğunuz için öyle olmayabilir. Bizim hikâyemizin kahramanı ise bamyadan nefret ediyor. Annesiyle babası Aliyi tabağındaki bamyayı yemesi konusunda bir türlü ikna edemiyorlar. Fakat sonunda Ali bamyayla barışıyor ve onu bir güzel midesine indiriyor. Bunu kendi rızasıyla yapan Ali ve ailesinin tutumu size belki de bu konuda bir ipucu verebilir.


(Kitapların altındaki açıklamalar arkasında yazılan açıklamalardır.).

 

 Bu görüntülerde Ayaklı Şeker Kavanozundan;

Dediğim gibi hikaye kısa ve net; resimlerde çok detaylı olmadan anlaşılır...





Bol kitaplı günler dileğiyle... :)

15 Mart 2013 Cuma

Suluboya Denemesi




 Bu ara sürekli neler yapsak derdindeyim aslında ama Barış Paşamın çıkardığı 4 köpek dişine ilaveten 2 azı dişide eklenince e galiba bide "2 yaş sendromu" ortaya çıkınca kendisine bişeyler anlatmak,söyleneni yaptırmak oldukça güç...

  Bende çok üzerine gitmek istemediğimden daha çok kovalamacalı oyunlar ya da şuan ilgi alanı olan tencere tavalı oyunlara müsade ediyorum.

Tabii bugünlerde havaların güzel olmasıda işimize yaradı,yürüyüş yapmak,top oynayanları izlemek bu ara bizi rahatlatan aktiviteler haline geldi aslında...




  İlgisini çeker diye suluboyayla tanıştığı zamanda patates baskısınıda gösterdim önce hoşuna gitti ve defalarca yaptı,fırçayla boyadı..ama suluboyalarıda pastel boyaları gibi parmaklarıyla çıkartabileceğini sandı ve almak isteyince batan parmakları hiç hoşuna gitmedi...
Hatta bende önce kendi parmağımı boyadım parmak baskıyı gösterdim sonra ona uyguladık...ama benim temiz oğluşum sanırım elleri temizlenmiycek sandı ve iyice yaygarayı kopardı!yıkayıp göstersemde nafile... bi kaç hafta sonra tekrar denenecekler listesine alıyoruz yine suluboya faaliyetlerini :)



Bu karelerden uyandıktan sonra kapıyı gösterip "aç" askıyı gösterip "giy" demesiyle dışarı çıkmak istediğini anladıktan ve dışarı çıktıktan sonra çekildi :)
 


Burada top oynayan abiler bizi oyuna almadılar diye çok üzülmüş bi ifade var sanki? :)

4 Mart 2013 Pazartesi

Barış Zayıflama Kampına Hoşgeldiniz :)


 Uzun bi ara verdik yine...
Kış dönemi misafir ağırlama döneminide geride bıraktık :)
Barış'ım ne kadar şanslı...Aslında belkide şanssızlığın içinde şanslı...Nasıl oldu bu şimdi...

  Ailelerde uzakta olmaktan arada bir yakınır arada birde iyiki böyle derim. Barış tarafından bakınca pek olumlu bi durum değil elbet...istediği zamanda gidebileceği dayı,hala,amca yakında değilken,parka götürücek dede her zaman yanımızda olmayınca çocukta biraz ister istemez fazlaca anne-baba düşkünü oluyor ya da çocuğun yapısıdır..amaan neyse konumuzu aştım :) Önemli olan en yakınlarımızla ne mutlu ki hasret giderebilecek şartlardayız :)

    Ankara'ya geçen yıl ki gibi biz gitmek isterdik ama eşimin bu yıl fırsatı olmayınca Ankara bize geldi...Oğluşumun öğretmen olan  halası sömestr tatilini fırsat bilerek kar kış demeden geldi öncelikle...


 Gelişme varki hemen alıştı Barış çünkü tanıyorda artık. :)

   Sonrasında yine sömestr tatilinden faydalanan dayı düştü yollara...Tabii dede ve anneannede onunla beraber...
     Yaklaşık bir hafta kaldılar ve Barış'ın en sevdiği oyun hep koşmak oldu! Bulduğu her fırsatta boş bulduğu kişiyle koridor boyu koşmaya başlayıp sonrada diğerlerini dahil etti koşturmacaya...Hele ki kalvaltı sonrası şımarmacaları pek sevdi sabah aldığı portakal-elma-havuç dopingi ve enerjisiyle kovalanmaç kaçılmaz oldu tabii...

 
   Üstelik kendi kendine oyunlarda buldu hepimizi kaldırıp yan yana duvara dizmece,müzik açtırıp hep beraber oynamaca... :)
   Akşamları da dedeyle pek oynadılar...

Dayıyı geçirme zamanımız çok dramatik oldu :( Hepsi arabaya bindikten sonra Barış'ta ilk defa birinin ardından gitmek istedi... Araba sokakta giderken minik ellerini açıp "dittiii"dedi yavru kuşum... sonra kucağımdan indi arabanın gittiği yöne yürüdük döndüğü yerden devam ettik yeni sokak başına gelince bi sağa bi sola baktı yavrum göremeyince başladı huysuzlanmaya... :( Dayı yada çok zor geldi bu defa gitmek ona arkasından gittiğini söyleyince ağlamış hatta... Artık büyüyünce insanlarla daha bilinçli oynamaya iletişim kurmaya başlayınca ayrılıklarda zor olucak elbet...
   Anneanneleri gönderdik bu seferde ertesi gün babaanne ve dedeyi ağırladık :)
Nedense onlara alışmak biraz daha zor oldu..Ama onunla koşmaya başlayınca durum kolaylaştı :) 


  Evde 60'lı 70'li yaşlarda koşan babaanne ve dede işte :) Sözkonusu torun olunca yaşlılık mı olur muş??
Bu durumlarda alt katımızın boş olması isabetli diyorum :)
 Yine bir hafta babaanneleri ağırladık ki onlar gitmeden ben ağır bi gribe yakalandım uzun zamandır böyle hasta olduğumu hatıramıyorum sağ olsun kayınvalidem 2 gün halletti mutfak olayını sonrada Barış'ım benden kapınca şifayı bu kez yine annem yetişti imdadımıza ve yeni gitmiş olan annişle tekrar kavuştuk..
     
 Dünde yine anneanneyi geçirdik vu uzun misafir ve hastalık sürecinden sonra döndük sahalara... :)

 Dediğim gibi Barış her gelenle koşturmaca oynadığından gelenler bol kalori yaktı... Tabii benim yemeklerimden ve tatlılarımdan atabildilerse :P

  Spor merkezi yakınınızda yoksa bizim eve bekleriz :)